Genetik bölümünün daha iyi tanınması
için 2012 yılında yazdığım yazıdan (http://genetikbolumu.blogspot.com.tr/2012/07/gelecegin-meslegi-genetik.html)
ve blogtaki diğer yazılardan sonra pek çok kişiden e-mail aldım. E-maillerin çoğu, teşekkür e-maili idi. E-mail atanların bazıları tercih dönemindeydi ve tercihlerini buna göre revize etti.
Bazıları üniversitenin ilk yıllarındaydı ve memnun olmadıkları ama bir türlü
bırakamadıkları genetik bölümünü bırakmaya karar verdi. Karar verdikten hemen
sonra bile içlerindeki kasvetin azaldığını söyledi. Bazıları ise köprüden
önceki son çıkışı kaçırdıklarını ve bahsettiğim gerçeklerle karşılaştığını
söyledi.
Teşekkür e-mailleri dışında pek çok kişi bana bu yazıyı 2012 yılında
yazdığımı ve hala aynı düşüncede olup olmadığımı sordu. Bu soruyu da bu yazıda
cevaplandıracağım.
Yazılarımda ve yorumlarımda genetik bölümünün yanlış tanındığını sık sık
söyledim. Aslında biyoloji bölümünden pek farklı bir bölüm olmadığından
bahsettim. Fakat Türkiye'deki Biyoloji Bölümü ile Moleküler Biyoloji ve Genetik
(MBG) Bölümlerinin taban sıralamalarından da anlaşılacağı üzere çok farklı
şeyler olduğu düşünülüyor. Aşağıdaki tablo bunun ispatıdır:
Bu tablo, MBG ve Biyoloji bölümlerinin her ikisini de aynı anda bulunduran
ODTÜ ve İstanbul Üniversitesinin taban sıralamalarını göstermektedir. Bu
tabloya göre her iki üniversitede de sıralamalar arasında çok ciddi bir
farklılık var. MBG'deki sıralamalar, Biyoloji'dekinin üçte biri kadar. Bunun
sebebi, bu iki bölümün Türkiye'de birbirinden çok farklı bölümler olduklarının
düşünülmesidir. Aslında biyoloji, MBG bölümünü bütünüyle kapsar. Moleküler
biyoloji ve genetik, biyolojinin alt dallarıdır.
Türkiye'de biyoloji mezunlarının çok büyük bir kısmının işsiz kaldığını
herkes bilir. Bu sebeple insanlar Biyoloji bölümünü okuyup işsiz kalmaktansa
MBG'yi tercih ederek akıllıca hareket ettiğini sanır. Yani ODTÜ MBG'yi tercih
eden 19.300üncü kişiye MBG yerine ODTÜ Biyoloji yazmayı düşünür müsün diye
sorsak, "O kadar da düşmedim, orayı tercih edersem işsiz kalırım"
diye cevap alma ihtimalimiz yüksektir. Ben Boğaziçi Moleküler Biyoloji ve
Genetik Bölümüne başladığımda, bölümün ilk günlerinde bölümü tanıtmak için
MBG'li tüm öğrenciler ile tüm hocaların toplantısında, bölümün en eski ve aynı
zamanda Türkiye'de kendi alanının en meşhur hocalarından Prof. Dr. A. T.
bölümün kuruluşundan bahsetmişti. Boğaziçi Üniversitesi MBG bölümünün eskiden
Biyoloji bölümü olduğunu ve bu sebeple yüksek puanlar alan öğrencileri
çekemediklerini söylemişti. Bu nedenle daha fazla talep oluşturmak için ders
programını biraz değiştirip ismini Moleküler Biyoloji ve Genetik yaptıklarını
ve bunun da çok işe yaradığını söylemişti. Bence de isim değişikliği
"hocalar adına" kesinlikle çok akıllıca bir harekettir. Öyle akıllıca
bir hareket ki adı biyoloji olan bölüme talep yokken isim değişikliği ile aynı
bölüm, birden Türkiye birincilerinin bile oltaya takılıp tercih ettiği bir
bölüm haline gelmiş. Fakat bu hareket yüzünden Türkiye'de binlerce hatta o
zamanlardan bu güne belki de yüz binlerce beyin hem kendi adına hem de Türkiye
adına çok daha faydalı olabilecekken, tüm idealistliğini kaybedip geçineyim de
ne iş olursa olsun yaparım mantığında yaşamak zorunda kalmıştır.
MBG ile Biyoloji bölümlerinin aslında çok farklı bölümler olmadıklarını
farklı bir şekilde daha göstereyim. Aşağıdaki tabloda ODTÜ MBG ve Biyoloji
bölümlerinde verilen dersler yer alıyor:
Bu tabloda yeşil ile işaretli olan dersler her iki bölümde ortak olan derslerdir. Beyaz olanlar ise o bölümü diğerinden ayıran derslerdir. Bu işle azıcık alakalı olan birine sorsanız, beyaz ile işaretli derslerin birbiri ile iç içe dersler olduğunu söyler. Yani mesela biyoloji bölümündeki Cell Biology ile MBG'deki Molecular and Cellular Biology derslerinin büyük bir kısmı örtüşüyor. MBG'deki genetik dersleri ile biyoloji bölümündeki genetik dersleri de aynı şekilde büyük oranda örtüşüyor. Ders programına daha detaylı bakınca derslerin çoğunun kodunun da aynı olduğunu görürsünüz. Çünkü bu dersler Biyoloji ve MBG bölümlerinde ortak olarak verilir. Yani MBG ve Biyoloji öğrencileri aynı sınıfta aynı hocadan aynı dersi alır. Sonuç olarak insanların biyoloji bölümünden çok farklı olduğunu düşündüğü MBG bölümü, biyoloji bölümü ile neredeyse aynı içeriklere sahip derslerden oluşur. Biyoloji ile MBG arasındaki bu küçük fark herhangi bir yerde MBG öğrencisini Biyoloji öğrencisinden üstün kılmaz. Ben hayatımı bilime adayacağım, yurt dışında araştırmalar yapacağım diyen bir MBG'liye biyoloji mezununa göre üstünlük sağlamaz. Çünkü yüksek lisans/doktoraya kabul komitelerindeki kişiler aradaki farkı kapatmanın hiç zor olmadığını bilir. Hatta bu farkı fark olarak bile görmez. Ben hayatımı bilime adamayacağım ama piyasada bir iş bulmak istiyorum diyen bir MBG'li için de bir üstünlük sağlamaz. Çünkü Türkiye'de küçük farkı önemseyecek kadar özelleşmiş bir piyasa yok. Zaten Türkiye'de bu derslerin yarısını alsanız bile piyasa için fazlası ile yeterli konuma gelirsiniz. Kısa bir süre önce Anadolu üniversitelerinin birinden mezun bir MBG'li piyasada 2 yıllıklarla aynı kefeye konulduklarını söylemişti. Sonuç olarak biyoloji bölümü ile MBG bölümü mezunlarının her ikisini de biyoloji mezunu olarak kabul edebiliriz. Öyle bir durumda illaki MBG tercih edeceğim diyen birine MBG yerine daha iyi bir okulda biyoloji bölümü tercih etmelerini öneririm. Yani 56.500üncü sırada olan birinin yukarıdaki tabloya göre İstanbul Üniversitesi MBG yerine ODTÜ Biyoloji bölümünü tercih etmesi daha mantıklıdır. Bu sayede daha iyi bir üniversiteden mezun olup bölümün bir işe yaramadığını görmeniz durumunda üniversiteden dolayı işe alınma ihtimalinizi arttırmış olursunuz.
Boğaziçi Üniversitesinin uyguladığı dahiyane isim değiştirme fikrini son zamanlarda neredeyse tüm üniversiteler uygulamaya başladı. Çünkü sadece isim değiştirerek biyoloji bölümü bir gecede herkes tarafından daha iyi olduğu düşünülen MBG'ye dönüşebiliyor ve bu sayede bölüm daha iyi öğrencileri çekebiliyor. Biyoloji bölümü iken doldurulamayan kontenjanlar isim değişikliği ile doldurulabiliyor. Aşağıdaki tablo MBG ve Biyoloji bölümlerinin kaç üniversitede kaç kontenjana sahip olduğunu gösteriyor:
Boğaziçi Üniversitesinin uyguladığı dahiyane isim değiştirme fikrini son zamanlarda neredeyse tüm üniversiteler uygulamaya başladı. Çünkü sadece isim değiştirerek biyoloji bölümü bir gecede herkes tarafından daha iyi olduğu düşünülen MBG'ye dönüşebiliyor ve bu sayede bölüm daha iyi öğrencileri çekebiliyor. Biyoloji bölümü iken doldurulamayan kontenjanlar isim değişikliği ile doldurulabiliyor. Aşağıdaki tablo MBG ve Biyoloji bölümlerinin kaç üniversitede kaç kontenjana sahip olduğunu gösteriyor:
Benim üniversiteye yerleştiğim 2005 yılında Türkiye'de 6-7 üniversitede
Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü vardı fakat bugün 45 üniversitede MBG
bulunuyorken 35 üniversitede biyoloji bölümü bulunuyor. 45 üniversiteyi araştırdığınızda
büyük bir kısmının biyolojiden MBG'ye dönüştürüldüğünü görebilirsiniz. Ayrıca
45 üniversitenin MBG için ayrılan 2077 kontenjanı varken 35 üniversitenin 1378
kontenjanı biyoloji için ayrılmış. Yani her yıl yaklaşık 2000 kişi MBG
öğrencisi olacak ve 4 sene sonra piyasaya işsiz kalma potansiyeli yüksek 1300
biyoloji mezununa, işsiz kalma potansiyeli yüksek 2000 MBG mezunu eklenecektir.
Türkiye'de istihdam edilemeyecek kadar insan piyasaya sürülüyor olmasına rağmen
her geçen sene Türkiye'deki MBG bölümüne bir yenisi ekleniyor. Hal böyleyken,
MBG bölümünün durumu 2012 yılından sonra özellikle mezunlar için bırakın
ilerlemeyi gerilediğini söylemek hiç yanlış olmaz.
Peki yurt dışında durum nasıl? Benim dönemimden bir arkadaşım bu sene
ABD'de doktorasını tamamlayıp döndü ama bu arkadaşım doktorasını tamamladıktan
sonra genetik bölümünü bırakmaya karar verdi. Çünkü bu bölüm ile ne Türkiye'de
ne de ABD'de hiçbir yere varılamayacağını benim gibi gördü. Bu bölümün
durumunun ABD'de de çok kötü olduğunun diğer bir göstergesi de ana yazıda
bahsettiğim post-doktora süresidir. Post-Doktora, doktora ile yardımcı
doçentlik arasındaki geçirilen zamandır. Doktorasını almış birinin yardımcı
doçent olabilmek için diğer doktoralı rakiplere göre bir üstünlük sağlayıp üniversitelerden
yardımcı doçent olarak kabul edilebilmesi için geçirilen süredir. Yani bilim
adamı olmak isteyen biri için tam bir zaman kaybıdır. Ben bu süreyi vasıflı
kölelik olarak da tanımlıyorum. MBG bölümünde arz/talep dengesi aşırı derecede kaçırıldığından
ve piyasanın ihtiyacının çok üstünde kişi piyasaya sürüldüğünden bu bölümde çok
fazla rekabet vardır. Bu yüzden normalde bölümlerin çoğunda zorunlu olmayan
post-doktoranın MBG gibi bölümlerde yapılması zorunludur. Post-doktora boyunca
bir profesör, doçent ya da yardımcı doçent'in öğrencisi olarak çalışılır.
MBG'den doktorasını alıp birkaç ay önce dönen arkadaşım, MBG bölümlerinde 6-7
yıllık doktoradan sonra post-doktoranın 10 seneyi çok rahat bir şekilde bulmaya
başladığını söyledi. Zamanla bu sürenin daha da artacağını düşünüyorum. Bu da
doktorasını 30 yaşında tamamlayan birinin 40 yaşında yardımcı doçent olabildiği
anlamına gelmektedir.
Ben 2005 yılında MBG'ye başladığımda
umutsuz değildim. Şu an kötü bile olsa mezun olana kadar 5 sene içinde çok şey
değişir, gelişir diye düşünüyordum. Mezun olduğumda ne yazık ki düşündüğüm gibi
olmamıştı. Aynı şekilde 2012 yılındaki yazımdan sonra MBG hakkındaki
düşüncelerim de geçtiğimiz yaklaşık 4 sene içinde olumlu yönde gelişemedi.
Aksine, açılan yeni üniversiteler ve artan kontenjanlarla umudumu daha da
kaybettim. Bu yüzden ben hala Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden
olabildiğince uzak durulmasını öneriyorum. Eğer illaki ben genetikçi olmak
istiyorum derseniz de aslında ne Türkiye'de ne de yurt dışında biyoloji
mezunundan farkınızın olmayacağını bilip buna göre tercih etmenizi
öneririm.
keşke yıllar önce görseydim bu yazıyı. hayatım kaydı maalesef..
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBir bilgi hatası var. Yetmişli yıllarda bölüm moleküler biyoloji ismiyle kurulmak istenmiş ama izin alınamamış. Sonra Bilkent'te MBG olarak kurulunca, biz de bölümün ismini değiştirebildik. Yoksa, müfredatta değişiklik gerekmedi. Aslı Tolun
YanıtlaSilBen doktora yapıyorum. çok da memnunum. Biraz şahsi merak ve motivasyonla alakalı sanırım
YanıtlaSilHatalı bir karşılaştırma olmuş. Odtü biyoloji, klasik biyoloji eğitimi vermiyor. Klasik biyoloji eğitiminde botanik zooloji gibi bir yığın ezber ders olur. Bölüm isimlerine takılmayın.
YanıtlaSilHatalı bir karşılaştırma olmuş. Odtü biyoloji, klasik biyoloji eğitimi vermiyor. Klasik biyoloji eğitiminde botanik zooloji gibi bir yığın ezber ders olur. Bölüm isimlerine takılmayın.
YanıtlaSilGenetiğe ilgisi olan gençler.Tıp okuyun üzerine Medikal Genetik uzmanlığı yapın.Çok iyi bir kariyer,iyi paralar kazanın.
YanıtlaSilher insanın amacı para kazanmak degil. ben lise birinci sınıfa giden bir öğrenciyim ben insanların hayatını kurtarmak istiyorum para kazanmak değil..
SilDostum para olmadan insanların hayatlarını kurtaramazsın (malzeme,laboratuvar vs vs)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilmerhaba bende moleküler biyoloji ve genetik okumak istiyordum 12. sınıfım ama yazılarınızı okuduktan sonra çok kararsız kaldım düşünceleriniz hala aynı mı
YanıtlaSilMerhaba,
SilDüşüncelerimde herhangi bir değişme olmadı. Sadece bu yazıyı okuduysan blogdaki diğer yazı ve yorumları da okumanı öneriyorum. Doğru karar vermende faydalı olacaktır.
Şuan ne okuyorsunuz merak ettim
Silbu bölümü okuyan kişilerle konuştum memnun olmayanını görmedim. Bence kişiden kişiye değişir. İlgi alanlarına bakmak gerek. Laboratuvar ortamını sevenlerin pişman olucağını düşünmüyorum.
YanıtlaSilGörüşmen gereken kişiler bölümü okuyanlar değil, bölümden mezun olup iş arama sürecini atlatanlar olmalı. Öğrencilerin iş bulma ile alakalı hicbir bilgisi yoktur.
SilEvet ilgi alanlarina bakmak gerek. Ama laboratuvarda çalışmadan laboratuvar ortamının ilgi alanına girip girmediğini öğrenemezsin. Laboratuvar resimlerinden ilgi alanına girip girmediğini anlayamazsın. Turkiyedeki hicbir lise öğrencisi laboratuvar ortamının ne olduğunu bilmiyordur. Hatta gorusebilecegin pek çok genetik öğrencisi de henuz bilmiyordur.
Merhaba.Ben de lise 1 hatta 8.sınıftan itibaren MGB okumak istiyorum biyoloji ve genetik ilgimi çekiyor.Bunun yanında modern fiziğe de yani genel olarak bilime büyük bir ilgi duyuyorum.Biraz önce sonuçlar açıklandı Boğaziçi MGB'ye girebilecek bir sıralamam var.Yazılarınızı okudum ve gerçekleri anlamak açısından çok yararlı oldu.Kendi durumum hakkında birşeyler söylemek istiyorum.Öncelikle benim isteğim MGB okuyup çok yüksek paralar kazanmak değil ve düşünce olarak bitki genetiğiyle ilgilenmek istiyorum.Çok şükür durumumuz da fena değil diyebilirim.Küçüklükten itibaren hep bilim adamı olmak istemişimdir.Hayalim bitkiler ve gıda ile ilgili önemli çalışmalar yapmak.Yazılarınızı okuduğumda hayal kırıklığına uğradım.Yani sanki bu bölümü okuduğumuzda hiçbir işe yaramayan piyasada herhangi bir iş arayan vasıfsız eleman gibi mi olacağız?Bilimi seviyorum ve bilimle ilgilenmek istiyorum.Bu durumda bana ne önerirsiniz?Şimdiden teşekkürler.
YanıtlaSil"Yani sanki bu bölümü okuduğumuzda hiçbir işe yaramayan piyasada herhangi bir iş arayan vasıfsız eleman gibi mi olacağız?"
SilEvet.
"Bilimi seviyorum ve bilimle ilgilenmek istiyorum."
Hayatında kaç defa bilimsel araştırmaların yapıldığı bir laboratuvara girip bireysel olarak deney yaptin? Bu sorunun cevabı 0 ise henüz bilimi tanımıyorsun demektir. (Lise laboratuvarlarından bahsetmiyorum)
Tanımadığın bölümü yazmak geleceğine zar atmak demektir.
Bölümü daha iyi tanımak istiyorsan genetikbolumu.blogspot.com daki tüm yazı ve yorumları okursan daha kapsamlı bilgi almış olursun. Blogda bölümü öneren ve onermeyen pek çok yorum var. Hepsini okursan kapsamlı bir bilgi almış olursun.
kardeş nereyi yazıyorsun aynnnen senin gibiyim. Bu adam içimi kararttı 2 gün kala tercihlerin bitmesine
SilŞanslısın ki tercihlerin bitmesine 2 gün var. Tercihlerden sonra için kararacak olsaydı çok geç olurdu. Tabii en acısı, gerçeklerle bu bölümden mezun olduktan sonra karşılaşmak olurdu.
SilAbi hicmi umut yok. 4 yillik hayalimin 1 gunde suya dusmesini goruyorum. Agliyorum, nereye gidecegimi bilmiyorum. Kendimi hep bir bilim insani sanardim herseyi sorgulardim. Allah her hastaliga bir care yarattigini soyluyor. Acaba suan Aids in caresini bulacak kisiyi siradan bir insana donusturmus olabilirmisin? Ciddi anlamda soruyorum bu riski goze aliyormusun yoksa senin icin onemsizmi. Ne yazikki seni dinleyecegim gibi.
SilAbi beni sana karsi konusan biri olarak gorme, yazim cevap almak icin. 4 yilda sectigim bir meslek yerine 2 gunde sectigim bir meslege gidecegim. Bu meslekle ilgili tabiki kotu seyler duydum ama bugun uzun suredir yasamadigim mutsuzlugu kalbimdeki baskiyi hissediyorum. Yazdiklarim sana muhelefetlik degil cevap aryorum
SilUmut var tabi. Aids 30-40 yıl önce bulundu ve bu konuda binlerce profesör çalıştı. Bunların bir kismi dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun ve dünyanın en zeki kişileriydi. Milyarlarca dolar para harcandı. 2008 yilinda da HIV virusunu bulan kisi bulusu sayesinde Nobel odulu almisti. Bir konuşmasında hatırladığım kadarıyla ilk bulduğu yıllarda aids in çaresini bulunacağı konusunda çok umutlu olduğunu söylemiş nobel ı aldığı zamanlarda umudunu büyük oranda kaybettiğini söylemişti. Öyle bir durumda Nobel sahibi kişi bile umutsuz olduğunu söyleyebilmişken senin lise mezunu olarak böyle bir şey yapacağını düşünmen ayakları yere basan hayaller kurmamış olduğunu gösterir. Ayrıca bilimi de pek tanımadığını.
SilTabiki hedefleri yüksek tutmak gerek ama biraz da gerçekçi olması gerek. Yoksa yıllar geçince çok üzülürsün.
sıralamam 90 binde ve mf öğrencisiyim moleküler biyoloji zaten olmuyor hacettepe biyoloji tercih etmeyi düşünüyorum biyoloji yorumlarınızda genetikle aynı mı?
YanıtlaSilBiyoloji bolumunun mbg'den farki yok. Her ikisinden de uzak durun.
SilBen bu sıralama ile ne tercih edebilirim ki?
SilTercih edebileceğim bölümler sana bağlı ama üniversiteyi sırf okumuş olmak için okuma. Bir bölüme yerleşeyim de ne olduğu önemli değil diye düşünme. Sana uygun bir bölüm bulamıyorsan 1 sene daha bekle
Silsectin mi hacettepe biyoloji ?
SilMail attım ama garanti olsun diye buraya da atıyorum yardımcı olursanız çok sevinirim. Ben de biyolojiyle arası çok iyi olan, biyolojiyi çok çok seven bir lise öğrencisiydim. Bu sene LYS sınavına da girdim hiçbir zaman kendimi tıp kazanacak seviyede görmediğim için biyoloji bölümleri arasında en iyi gözüken moleküler biyoloji ve genetiği kendime hedef olarak koydum. Sınav sonucu açıklanana kadar aklımda başka bir düşünce de yoktu. Genetik ile ilgili yaptığım araştırmalarla falan genetik bölümü çok ciddi anlamda hayallerimdeki bölüm olmuştu. Ama sınav sonucu beklediğimden daha düşük geldiği için hedefim olan ODTÜ'den de biraz uzak kaldım. Şuan İTÜ ve İYTE adlı iki üniversite de bu bölüme yerleşme ihtimalim var ama kendimi hep ODTÜ'ye odakladığım için üniversite olarak daha düşük bir yere gitme ihtimalim ortaya çıkınca çok ciddi anlamda çekincelerim başladı. Bu bölümün iş imkanlarının Türkiye'de kısıtlı olması herkes tarafından bilinen bir şey zaten ve sanırım bende de bu korku başladı. Önceden en azından yurt dışına açılırım orada muhakkak bir yer edinirim diyordum ama bununda sınavlarla not ortalamasıyla zor olduğunu gördüm. Paralı olarak da ABD'ye falan gidilebiliyor sanırım ama ailemin buna gücünün yeteceğini de sanmıyorum. Pek belli etmiyorlar belki de ama ailem de zaten bu bölüm hakkında oldukça endişeli. Şimdi tercih döneminde ise saatlerce düşünüp duruyorum biyoloji genetik falan bunlar seve seve saatlerce çalışabileceğim şeyler çalışma saati, süresi, yılı çok da şikayet etmeyeceğim şeyler ama bunlara rağmen kazanacağım para ve her şeyden çok mezun olunca çalışabileceğim düzgün bir yer bulmak beni en çok düşündüren şeyler. Eğer sabırla bu maili okuduysanız lütfen bana da yardımcı olun şuan çok kritik bir noktadayım. Ne yapmam gerekiyor hayallerimin peşinde koşmalı mıyım yoksa biraz daha gerçekçi mi olmalıyım? Gerçekçi olmak aslında kabulleneceğim bir şey ama gerçekçi olsam bile sınavda mühendislik ile alan puan bölümünde 39 bin gibi bir sıralama yaptım bu puanla 9 Eylül üniversitesinde bilgisayar mühendisliği(devlet üniversiteleri arasında 14. sırada) geliyor ama bu puanla yerleşilen bir bilgisayar mühendisliğinde geleceğim ne kadar sağlam olur ona da emin olamıyorum. Sonuçta önünde fazla sayıda bölüm var ve onun yanı sıra bilgisayar mühendisi mezunu olan herkes iş sahibi de olamıyor kolayca. İkinci sorum olarak sizce genetik için yazdığım o üniversitelere yerleşmek mi yoksa belirttiğim bilgisayar mühendisliği mi hangisine yönelmeliyim? Hangi bölümde geleceğim daha açık olur? Lütfen yardımcı olun her türlü önerinizi bekliyorum.
YanıtlaSilBen bölümü, bilimi, bölümün geleceğinin ne olduğunu bilmeyen hiçkimseye mbg ya da biyoloji önermiyorum. Mbg yi bogazici, odtü ya da bilkent te okumaktansa 9 eylülde degil de harranda bilgisayar mühendisliği okumak bile daha doğru bir tercihtir.
SilÖncelikle yazdığınız yazılardan dolayı teşekkürler ancak ben hala kararsızlık yaşıyorum sağlık meslek lisesi hemşirelik mezunuyum mbg istiyordum iş imkanı gerçekten bu kadar vahim mi gelişir diye düşünüyorum ama bilemiyorum hemşirelikten devam mı etmeliyim hemşire de gün geçtikçe fazla sayıda yığıldı bir de o kısmı var tabi. Şimdiden teşekkürler
YanıtlaSilBlogdaki tüm yazı ve yorumları okursan aklında soru işaretinin kalmayacağını dusunuyorum. Kalırsa sorunu sorabilirsin.
Silüniversitedeki kimya ve fizik bölümleri hakkında bilginiz varmı onlarda mbg ve biyoloji gibi mi?
YanıtlaSilFizik ve kimya ile alakali pek bilgim yok ama genel olarak fen edebiyat fakültesindeki bölümlerden mezun olanlar iş bulma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor.
SilBiyoloji okurken yan dal veya çift anadal yapsak ? Ve biyoloji yerine kimya mühendisliği okumak mantıklı mı?
YanıtlaSilYıl oldu 2018. Düşünceleriniz hala ayni mi ve suan ne isle mesgulsunuz. Tesekkurler.
YanıtlaSilBenim bahsettiklerim zamanla iyilesen seyler degil. Zamanla piyasadaki ihtiyac fazlasi genetik/biyoloji mezunu sayisi artiyor, azalmiyor. Ulkede bu bolumden mezun issiz sayisi tonla varken, her sene universitelerden issiz kalma potansiyeli cok yuksek 3000-4000 kisi daha mezun oluyor. Durum oyleyken yil 2050 de olsa genetik bolumunden mezun olanlarin karsilasacagi son farkli olmayacak.
SilBu yıl tercih listeme Moleküler biyoloji ve genetik yazacağım bakalım ne olacak. En kötü kpssye girip biyolog olarak atanırım diyorum yanlış mı düşünüyorum? Paraysa para. Para çokta zor kazanılan bir şey değil başka şekilde de kazanılır. Hep işsizlikten bahsetmişsiniz. Yalnız ben makine, elektrik, inşaat, kimya, gıda vs. her türlü mühendisliğin yazısını okudum aynı sizin gibi yazmışlar. Tıp,diş dışında hangi mesleği okursam okuyum %90ı kötülüyor. Sadece genetik için geçerli değil. Bundan dolayı kimseye inancım kalmadı. TIP, DİŞ kazanamayınca ne okumalıyız peki?
YanıtlaSilmbg okuyacagına biyoloji bölümü oku. devlet moleküler biyolog alımı yapmıyor . biyolog alımı yapıyor.mülakatlara cagrıldıgında sıkıntı yaşarsın
SilYazılarınız için çok teşekkürler. Türkiye'nin zeki gençlerini balon bir bölüm ismiyle yanıltıp oltaya takarak hayatlarını karartmak ne kadar acımasız bir hareket. çok üzücü çok...
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilBana kalırsa her bölümün zorluğu var elbet. Ben makine mühendisliği okuyup gazetecilikle uğraşan insanda tanıdım. İnsanlar zaman içerisinde kendilerini tanırlar. Okuduğu bölüme sevgi ve emek veren kişilerin işsiz kalacaklarına inanmıyorum ki bu bölüm ne olursa olsun. Mimarlık öğrencisiyim. 2. üniversitem. Ve bundan önce işletme ingilizce okuyordum ki kendimi öyle birisi sanmıştım. Meğersem içimde bir dünya yatıyormuş ve bunu kaza aracılığıyla gördüm. Okulumu seve seve ve eğlene eğlene okuyorum okumayada devam edeceğim. Belki işletmeyi okurken evimde yan gelip yatacaktım ama şuan dışarda nasıl kendimi geliştirebilirimin peşindeyim. O yüzden hayallerinizi 3-5 kişiye bırakmayın. Tabi ki destek alın tabi ki yorumlardan faydalanın fakat son kararı her zaman aklınız ve kalbiniz versin. Eğer istemediğiniz bir bölüme gidersiniz okulu bitiremezsiniz. Bitirseniz bile iş bulmakta güçlük çeker kolay kolayda bulamazsınız. Dikkatli olun...
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMerhaba. Bu sene biyomühendislik kazandım ve ne yazık ki gerçeklerle yüzleştim. İmkanım olduğu için merkezi puanla yatay geçiş yapacağım hemşirelik bölümüne. Puanım yettiği için zor olmayacaktır diye umuyorum. Ama bu demek değil ki hayallerimi çöpe atacağım. Bence bu bölümleri sadece istemek çok çalışmak yetmiyor bu yüzden insan kendini sağlama almalı ondan sonra istediğine yönelmeli. Benim yapacağım şey de zaten Sağlık ve biyoloji alanına da ilgim olduğu ve heyecanı da sevdiğim için öncelikle işimi sağlama almak bu yüzden hemşireliğe geçeceğim. İleride ise Biyoloji veya genetik okuyabilirim hem kendimi sağlama aldığım için de biyolojiye dönüş çok zor olmaz diye düşünüyorum. Ne yazık ki şartlar bizi buna zorluyor. Diyeceğim şu ki sevdiğiniz bölümün riski çok fazlaysa sevdiğinize yakın ama daha garanti bölümlere yönelmeniz. Yaşımız daha genç hiçbir şey için geç değildir. Örnek vermem gerekirse bir arkadaşımın sınıfında öğretmen olmasına rağmen arkeoloji okuyan biri var. Sonuç olarak 40 yaşına gelip de işsiz olmak veya emeğinin karşılığını alamamak koyar açıkçası. İnsan sevdiği şeyi yapmalı evet ama idealist ve realist olarak da kendinizi tartmanız gerekiyor. Ben burnumun dikine gittim ama erkenden fark ettim büyük bir hata yapma olasılığımı. İnanın tıp hemşirelik vs gibi bölümlerden sonra biyoloji kimya fizik vs bölümler okumak daha mantıklı. Ne yazık ki ülkenin durumu bu ben de böyle olmasını istemezdim. Yine de hiç istemediğiniz nefret edeceğiniz şeyleri yapmayın vizyonunuzu geniş tutun şu mesleği de sevebilirim diye düşünüp karşılaştırın hangisi sizin için daha uygun. İdealist ve realist olarak düşünmek gerekiyor bu Tüürkiyede de olsa başka yerde de olsa böyle.
YanıtlaSilmerhaba, ben de seneye biyomühendislik tercih etmeyi düşünüyorum. Daha 1.sınıfın birinci döneminde nelerle karşılışıp bölüm değiştirme kararı aldınız gerçekten çok merka ettim? Gözlemlerinizi ve bilgileriniz paylaşırsanız sevinirim.
YanıtlaSilNe diyebilirim ki.. Keşke ben de bölümümü seçerken, mezunlara sorular sormam gerektiğini bilseydim. Biyomühendislik mezunuyum, yaşadıklarım tamamen aynı. Yüksek puanlarla girilen bir bölümken benim mezun olduğum 2018 yılı sıralamarı 100.000 lere kadar gerilemişti. Mezunların hiçbiri iş bulamadığı için hepsi yüksek lisans yapmak zorunda kalıyorlar. Ve bence, üzücü olan hala çoğu durumun farkında değil. Yüksek lisans bölümleri de biyomühendislik vb. dallar. Çoğu bilim insanı olma hayalleri kuruyor. Fatih beyin her cümlesine katılıyorum. Geç de olsa öğrediğim tek bir gerçek var geleceği parlak olan hiçbir bölümü okumayın, gelecek sandığınızdan daha uzakta olabilir... Muşta bilgisayar mühendisliği okumak, İTÜ de biyomühendislik, genetik, biyoloji vb. bölümler okumaktan çok daha iyidir.
YanıtlaSilArkadaşlar turkiyede önü çok açık bir bölüm değil evet hak veriyorum ama mbg ile biyolojinin aynı olduğunu ileri sürmeniz dahi çok yanlış şuan mbg ile biyoloji dersleri arasında bir çok farklılıklar var ve yurt dışına çıkma imkanın var (bu zor bir şey değil) ve yurt dışında çok iyi bir maaşla çalışabilirsiniz ki inanıyorum çok yakın bir zamanda turkiyede bu alan ile ilgili çalışmalarını artıracaktır.
YanıtlaSilSabahtandır yorumları okurken içim karardı gerçekten. Bu bölümde yurtdışına çıkmak çok kolay. Okuduğum tüm yorumlar bikaç yıl öncesine ait diye kendimi avutuyordum neyseki dün atmışsınız bu yorumu. Umarım her şey düşünceleriniz gibi olur
Silİstiyorum, ne yapayım sanki tüm hayatım tüm geleceğim bu bölüme bağlıymış gibi hissediyorum. İçime bir ur gibi yerleşti. Ben değil de içimdeki bir başkası istiyor. Ona ayak uyduruyorum. Ben de istiyorum. Adeta bana ait olmasını... Para umrumda değil, nelerle karşılaşacağım, ne gibi sorunlarla cebelleşeceğim doğrusu hiç umrumda değil. Hasreti çekilen sevgili misali. Tanışıp, numaralaşmadan ayrılmak gibi. Ama bilmiyorum tabi doğrusu hiçbir şey Bilmiyorum. Ne diyorum ben? Saçmalıyorum. İstediğim şey ne. onu da unuttum zaten.
YanıtlaSil