2 yıl önce yayımladığım yazıda aşağıdaki grafiği yayımlayıp genetik (biological sciences) bölümünden doktorasını almış olan kişilerin yardımcı doçent olabilmek için post-doktora yapmak zorunda olduğunu söylemiştim. Ayrıca, post-doktoranın zaman kaybı olma sebebini de anlatmıştım. Post-doktora yapan kişilerin durumlarının kötü olduğundan da bahsetmiştim.
Aşağıdaki grafikler genetik bölümünden doktora alan kişilerin hızla yığılmaya devam ettiğini göstermektedir. 2005 yılında yapılan araştırmada ABD'de post-doktora yapan kişilerin % 46,3'ü genetik (biological sciences) alanında post-doktora yaparken 2008 yılında yapılan araştırmada bu oran % 54'e yükselmiş. (Cell and moleculer biology: %10, biochemistry and biophysics: %8, Microbiology: %4, Genetics, animal and plants: %3, physiology and pathology: %3, agricultural and food sciences: %2, Pharmacology: %2, Botany: %2, other biological sciences: %20) Yani 3 yılda % 7,7 oranında yükselmiş. Yani yılda yaklaşık % 2,6 oranında bir artış var. Bu sayı 2008'de % 54 ise şu an, yani 2014 yılında yüzde 60'ı bulmuştur diye düşünüyorum.
Bu oran bu kadar yüksek iken insanların hala büyük resmi göremeyip hala ısrarla genetik peşinden koşmasını anlamıyorum. Bu oran genetikle uğraşanların köle olarak kullanıldığını göstermiyorsa neyi gösteriyor? Üstelik bu kişiler üniversite mezunu hatta doktora mezunu olduğundan vasıflı insanlardır. Vasıflı ama köle olarak kullanılan insanlar, yani vasıflı köle olarak kullanılıyorlar. Genetik bölümünden mezun olan kişilerin 5-10 yıl civarında post-doktora yaptığını söylemiştim. minimum 5 yıl süren doktora ve minimum 2 yıl süren master programını da dahil ettiğimizde, genetik bölümünü tercih edenler, ömürlerinin yaklaşık 15 yılını vasıflı köle olarak harcıyorlar. Bu durumu hazmedebiliyorsanız buyurun, devam edin...